İnsan olmanın ve insanca ilişkilerin bilinçli olarak içi boşaltılıyor. Sosyal medya, yararlı olduğu kadar birçok özelliğiyle bunu teşvik ediyor. Tabii, çağın içindeyiz, işin içindeyiz ve sosyal medya kullanıyoruz. Ama ne şekilde? Hangi ihtiyacımız için? Neye hizmet için? Bakmak lazım. Keşfet. Tanıyor olabileceklerin. Alakasızca önümüze çıkan sayfalar, psikolojimiz için çok önemli hormonlar olan Serotonin ve Dopamin ayarlarımızla oynamak için! Ne demek istiyorum? Serotonin etkileniyor çünkü, sürekli kıyaslama haline giriliyor. Daha fazla beğeni, görülme veya güzel paylaşım adına; gidilen mekan, giyilen kıyafetler, göstermelik buluşmalar, büyüyen karatlar, çok abartılı kutlamalar…
Dopamini etkiliyor çünkü, durmadan reeller akıyor, durmadan hikayeler, paylaşımlar…
Sosyal medyada her şeyi 10 saniyelere sığdırıyorlar çünkü, insanın haz ve ödül mekanizmaları durmadan aktif kalsın. Böylelikle, doğal hayatında da sürekli bu tarz arayışlarda olsunlar. Daha fazla tüketecekler… Eşyayı, ilişkilerini ve en sonunda kendilerini.
Sevgi dolu ve anlamlı bağlar en korktukları!
Birlik, güçtür çünkü.
Komplo teorisyeni misiniz psikolog mu?
Kim bunlar? Dersen.
Bilmem, tanımıyorum. Ama sosyal medya üzerinden ne yapmaya çalıştıklarını okuyorum.
Erkek, çok zengin olmazsa sevilmeyeceğine, kadın çok güzel olmazsa sevilmeyeceğine inandırıldı.
Bak gider he! Dışarısı kaynıyor! Hem de çok kolay artık her şey tek tık!
Bugün, her şeye tek tıkla ve biraz daha parayla sosyal medya üzerinden ulaşılır. Helal olmayan yolla paranın kaynağı bulunmuş. Sporla kas gayet güzel büyüyor. Estetikle dış güzellik deseniz en iyi cerrahlar bizde. Bunlar kolay. Bunlara gelen, aynı hızla daha iyisini bulunca gider.
Hiçbiri; karaktere güvenilirlik,
kalbe güzel sevme;
beyne, zeka, mizah ve algı yetileri,
sıcak bir gülümseme, yaydığınız enerji, sağlam duruşu ne satın alabilir ne de sunabilir.
Dileğim o ki kalpten kalbe bağ kuralım; sıkı sarılalım ve ölmeden uyanalım.