Psikoterapi danışanın özelinde gerçekleşen, terapi protokolünün tamamen kişinin ihtiyaçlarına göre şekillendiği bir süreçtir. Örneğin; hangi tedavi modellerinin ve tekniklerin terapi içerisinde kullanılacağı, hangi sıklık ile kaç hafta boyunca seans yapılacağı tamamen danışanın terapiden beklentisine, seanslara getirdiği problemlere ve kişinin kendi hızına bağlıdır. Terapi sürecini bir araba yolculuğuna benzetebiliriz. Genel kanıya göre insanlar psikoterapistlerinin direksiyon başında kendilerinin ise yan koltukta seyahat ettiklerini düşünebilir. Fakat gerçekte olan ve olması gereken; direksiyon başında danışanın, yan koltukta ise terapistin yol almasıdır. Pedallar danışanın ayağının altında olduğu için, yavaş mı yoksa hızlı mı ve ne şekilde gidileceği tamamen danışanın kontrolündedir. Terapistin görevi ise elindeki haritada sayesinde danışan eğer yapım çalışması dolasıyla kapalı olan yollara ya da çıkmaz sokaklara girerse onu tekrardan anayola çıkarmaktır. İlk seanslar danışanın ve terapistin birbirlerine biraz izin veriyor olması sağlıklıdır. Birbirini hiç tanımayan iki insan yeniden ve sağlıklı olması öngörülen yeni bir ilişki kurmaktadır. Terapi sürecinde oluşacak ve iyileştirici gücü bulunan bu terapötik ilişki sayesinde terapist ve danışan işbirliği içerisinde beraber çalışabilir.