Nefes aldığı müddetçe hiç bitmeyecek ihtiyaçları vardır insanın, kendisini gerçekleştirmek de bu ihtiyaçların son basamağıdır. Başlı başına biricik olan bireyin, kendisi ile olan savaşının dinmesi, potansiyelini ortaya çıkarabilmesi ve çevresiyle ilişkilerinin daha derin ve gerçekçi olmasıdır bu ihtiyaç alanı. Hayatı ve yaşadıklarımızı anlamlandırmaya başladıkça, dışarıda aradıklarımızı içimizde yeşerttikçe bir hayli keyifli olan yolculuk; insanın kendisini keşfe çıktığı terapi sürecidir. Psikoterapi ’ye giden kişi “sorunlu” ya da “kusurlu” değildir; aksine bireyin kendisine ve gelişimine önem verdiği, potansiyelini ortaya çıkarmak istediği anlamına gelir. Düşüncelerimizin, duygularımızın ve davranışlarımızın altında yatan belki de farkında dahi olamadığımız “gerçek” motivasyonlarla tanıştırır bizleri terapi süreci. Yargılardan ve eleştiriden uzak, danışanın paylaşmak istediği her şeyin şeffaf bir şekilde konuşulduğu güvenli bir alandır.