İlaçlar, özellikle psikolojik bozuklukların neden olduğu semptomları kontrol altına alabilmek adına semptomların yoğunluğunu baskılamak ve kişiyi rahatlatmak için verilen antidepresanlar… Elbette işe yarar, gerektiği yerde psikiyatrist kontrolünde kullanılmalıdır. Fakat bir gerçek var ki o da şudur; anlaşılmadığını düşünen kişi, hikayesini sözü kesilmeden aktaramadığında ve bir diğeriyle sağlıklı bağ kuramadığında semptomları baskılamak adına verilen ilaçlar da kişiye yeterli gelmeyecektir ve ilaçları bıraktığı zaman rahatsızlıklarda tekrarlanma yaşanacaktır. İnsanlar sosyal canlılardır, temel ihtiyaçlarını (barınma, beslenme ve boşaltım gibi) karşıladıktan sonra sosyalliğe, konuşmaya ve duygularını paylaşmaya da ihtiyaçları vardır. Psikoterapide kişi; doğru yanlış cevap veririm korkusu olmadan, bunu anlatırsam başkalarına gider mi ? Beni yargılarlar mı, bir daha benimle görüşürler mi? gibi korkuları yaşamadan karşısındaki uzmana öyküsünü anlatır ve bilir ki terapisti bir diğer seanslarında onu aynı yerde bekleyecektir. Danışanlarımızın anlattıkları ve yaşadıkları onun tedavisi için hangi yollardan gitmemiz gerektiğinde bizlere yol haritasıdır. Hafif ve orta şiddetli tüm psikolojik rahatsızlıklarda düzenli psikoterapi sayesinde çok güzel sonuçlar alınması mümkündür. Şiddetli vakalarda ise farmakoterapinin yanında psikoterapi de süreci destekleyici ve değişimi kalıcı hale getirebilen tedavi yöntemidir.