Şema Terapi’nin kurucusu Jeffrey Young; mizaç yatkınlığı, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde anne ve babamızın ebeveynlik modelleri, ve yaşanılanlar ile edindiğimiz, kişiliğimizi oluşturan şemaların kendini sürdürücü özelliğinin yakın ve romantik ilişkilere yansıması açısından “şema kimyası” kavramından söz eder (2003).

    Şimdi sizlere belki kendinizden belki de çevrenizden fakat muhakkak aşina olduğunuz ilişkiye dair bazı söylemlerden bahsedeceğim.

    ‘ Bana karşı çok ilgisiz, sohbet bile edemiyoruz ama düzelir.’

    ‘Aldatıldım ama aşığım affediceğim.’

    ‘O giderse ölürüm ben yaşayamam.’

    ‘Üç gün çok iyiyiz beş gün ortada yok.’

    ‘Herkesin içinde beni sürekli aşağılıyor ama o niyetle söylemek istemedi.’

    ‘Ben bir eşime sorayım, o ne derse o olur.’

    ‘İlişkimizi ortada mani yokken saklıyor ama zamanla düzelir.’

    Bu cümleleri ya bizler kurmuşuzdur, ya da çevremizde sıkça duymuşuzdur. Bazen kendimizi, bazen de çevremizde bu tarz manipülatif ilişkiler yaşayan insanları anlayamıyoruzdur; Neden hala gerçeği görmüyor? Neden bir türlü bırakamıyor ve kendini bu denli yıpratıyor ? İşte cevap; şemalarımız ve şema kimyası. Kişi farkında bile değil, farkında olsa dahi başka yol bilmiyor, geçmişinde alıştığı muamele buydu en derinde köklerine işlenmiş olan. Bağımlılık gibi düşünün aynı madde ve alkol etkisi; o kişiden ayrılsa hooop! hayatında aynı frekansta başka birisi.

    Yukarıda yazan tüm cümleler; Duygusal Yoksunluk, Yetersizlik, Terk Edilme, Kusurluluk, Gelişmemiş Benlik (İç İçe Geçme) ve Bağımlılık şemaları olan bireylerin ilişkilerde kurdukları cümlelerdir.

    Bir örnek ile anlatacak olursam; Duygusal Yoksunluk şeması olan biri; çok yüksek ihtimalle anne ve babasından cocukluğunda ve ergenliğinde yeterli sevgiyi, ilgiyi (sıcaklık, bakım görme), empatiyi (dinleme, anlama duygu paylaşma) , korunmayı (rehberlik edilme) görememiştir. Aile sevse dahi kelimelerden veya alınan hediyelerden öteye geçememiştir bu sevgi, çocuğun sevgi alanı ihtiyacı hiç giderilememiştir. Doğal olarak bu birey yetişkin olduğunda, duygusal gereksinimlerin diğerleri tarafından yeterli olarak karşılanamayacağına inanır bu sepeble de ihtiyaç ve duygularını anlatamaz. Bir diğer sevgi alanı eksikliğiyle alakalı olan duyguları bastırma şemasıyla beraber de gidebilir bu şema. Duyguları bastırma şeması olan birey hissettiklerini kolay kolay ifade edemezler.

    Birey bu yoğun şemasıyla nasıl başa çıkacak peki? Tabiki ya şemasının teslimini yaşayacak, ya kaçınacak ya da aşırı telafisinde (savaşmak) bulanacak. Kişi farkına varmadan kök salmış duygusal yoksunluk şemasına teslim olduğunda; hayatına hep soğuk, ilgisiz, bencil insanları çekecek. Hatta hayatlarına çok sıcak ve samimi biri girdiğinde rahatsız olacak, o kişinin gerçekliğini sorgulayarak kendisinden uzaklaştıracak.